Haberler

TBMM DE Yapılan AYDIN'DAKİ jeotermal ve çevre sorunları konulu basın açıklaması

Sağlık Bakanlığı'na göre Türkiye'de en fazla görülen ilk dört hastalık olan dolaşım sistemi, kanser, solunum sistemi, beslenmeye bağlı hastalıklar ve  ölümler Aydın'da Türkiye ortalamasından daha fazla artmaktadır.

Aydın'da ki ölümler Menderes nehrine yakın yerleşim yerlerinde daha fazla olmaktadır.

Aydın'ın en önemli çevre sorunları ise  su, hava, toprak kirliliğidir.

Aydın'da su, hava, toprak kirliliği ve sağlık üzerine etkileri giderek artan jeotermallerin önemi, Aydın'daki toprakların %80'nin  jeotermallerin kullanımına açılması, şu anda Türkiye'de üretimde olan santrallerin %70'in Aydın'da olması ve gelecekte Türkiye'de yapılması planlanan santrallerin %80'ninin de Aydın'da yapılacak olmasındandır.

Jeotermal işletmeler kurulacağı alanda ve boru hattı güzergahlarında gerek doğal ve gerekse tarımsal bitki örtüsünü tamamen ortadan kaldırıyor; zeytinlikler ve diğer bahçeler sökülüyor; tarım topraklarının doğal profil özellikleri bozuluyor; çeşitli nedenlerle atmosfere ve yüzeye zararlı ağır metaller ve gazlar salgılıyor; etki alanı içindeki insanlara, hayvanlara, doğal ve tarımsal bitkilere, yüzey ve yer altı sularına olumsuz fiziksel, kimyasal ve termal etkiler gösteriyor; ÇED istenmiyor ve acele topraklarımız  kamulaştırılıyor.

Büyük Menderes şu anda Ergene ve Gediz'den sonra Türkiye'nin en kirli üçüncü nehridir. Menderes nehrinin kirlilik sebepleri sanayi atıkları, jeotermal atıklar, plansız kentleşme, belediye atıkları, evsel atıklar, aşırı gübre ve ilaçlama, Beşparmak dağlarındaki maden ocaklarının kimyasal atıklarıdır.

Tüm bu kirlilik sebepleri nedeni ile bugün Menderes nehri sulama dahi yapılamayacak düzey olan 4'cü derece kirlilik seviyesindedir. Aydın'da Menderes'in, yer üstü ve yer altı sularının en önemli kirleticileri arasında,yer altından çıkarılan ama tekrar geri 

re-enjekte edilmeyen jeotermal akışkanları yer alıyor.

Yüksek sıcaklığı ve kimyasal içeriği ile bu akışkanlar pek çok toksik ve kanserojen kimyasallar taşımaktadır. Aydın bölgesi jeotermal akışkanları normalin 190 katına varan Bor ve 250 katına varan Arsenik miktarları ile Türkiye'de en fazla Bor ve Arsenik içeren akışkanlardır.

Dokuz Eylül Üniversitesi jeotermal akışkanlarının yüzeysel sularda  Arsenik, Bor, Lityum yönünden ciddi kimyasal kirlenmeye neden olduğunu tespit etti.

Ege Üniversitesi Alangüllü bölgesinde yaptığı çalışmada jeotermal akışkanların yer üstü ve yer altı sularına karışarak sularda kirlenme yaptığını, bu sular tarımda kullanılırsa bazı ağır metallerin ve kimyasal maddelerin besin yolu ile insan ve diğer canlılara geçebildiğini, bu suların yüksek oranda Bor içerdiğini saptadı.

ADÜ Bahçe Bitkileri Bölümü Alangüllü bölgesinde yaptığı çalışmada incir ağaçları ve meyvelerinin jeotermallerden salınan Bor'a maruz kaldığını, jeotermale yakın kuru incir ürünlerinde ağır metal oranlarının fazla, jeotermale uzak incirlerde ise az olduğunu saptadı.

Hava kirliliği dünyada sağlığa yönelik ilk 10 risk faktörü olup,2014 yılında Aydın Türkiye'de hava kirliliğinin en fazla olduğu 8.ci il oldu. Aydın hava kirliliği içinde en fazla kükürt dioksit  ve PM10 yer almaktadır. Aydın, Türkiye'de yaz dönemi kükürt dioksit ortalamasının en fazla olduğu, kış dönemi ise kükürt dioksit ortalamasının en fazla olduğu ilk 14 il arasındadır. Aydın'daki kükürt dioksit düzeylerinin yüksek olmasının sebebi ise jeotermal santrallerdir.

Jeotermal gazlarda Karbondioksit, Kükürt dioksit, Hidrojen sülfür, civa, Azot, Amonyak, Hidrojen, Bor, Metan, Etan, Radon, partiküler madde vs.bulunur.

ADÜ Jeotermal Enerji Araştırma ve Uygulama Merkezine göre jeotermal bacalarından salınan gazlarda hidrojen sülfürün seviyesi 1000-2000 ppm, insanı etkilemeye başladığı en düşük doz ise 2 ppm.dir.

Dünyada yapılan çalışmalarda hidrojen sülfürün dozuna ve kronik etkisine bağlı solunum sistemi, sinir sistemi, Kardiyovasküler hastalıklarda artış yaptığı saptanmıştır.

İzlanda'da hidrojen sülfür ve Radon gazına bağlı insanlarda meme kanseri, deri kanseri pankreas kanseri, böbrek kanseri, lenfoma, lösemi; Yeni Zelanda'da burun ve akciğer kanseri; Portekiz'de meme kanseri; İtalya'da tiroid kanseri  insidanslarında  artış saptanmıştır.

Aydın'da şu an faaliyette bulunan tüm jeotermal santraller 1 termik santrali kadar CO2,3 termik santrali kadar SO2 , 1 termik santrali kadar NO2 emisyon  miktarları salgılamaktadır. Aydın jeotermal kapasitesinin tümü kullanılır hale gelince, bu emisyonların hepsi 5 ile 25 kat arası daha fazla olacak.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na göre Aydın, jeotermal atıkların en fazla toprak kirliliği yaptığı üç ilden birisi. Şu anda Aydın'da bulunan jeotermal santral alanları Aydın toprak yüz ölçümünün %10'nu fiili olarak etkilemekte, tarım dışı kalmasına sebep olmaktadır.

Diğer bir toprak sorunu ise jeotermal işletmelerin  Aydın'daki toprakları satın alması sonrası, Aydın'da toprakların mülkiyet değiştirme sürecine girmiş olmasıdır.

Aydın halkının %80 ‘i geçimini tarımdan sağlamakta. Türkiye'de üretilen incirin %63'ü,kestanenin %36'ı,zeytinin %20'si,pamuğun %13'ü Aydın'da üretilmektedir.

Tüm bu çevresel faktörlere bağlı Aydın'da kuru incir üretimi 2013 yılında 80 bin ton iken 2014 yılında 40 bin tona düşmüş,2015 'de zeytin rekoltesi %23 azalmıştır.

Aydın'da jeotermallerin çevreye ve sosyoekonomik yaşantıya vermiş olduğu zararların en önemli sebebi Aydın'daki jeotermal zenginliğinin sadece enerji üretimi için kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde jeotermal kaynakların %67'si konut ısıtması,%18'i sera,%9'u termal tesis ısıtmasında,%6'sı elektrik üretiminde kullanılıyor. Aydın'da ise jeotermal kaynakların %95'i elektrik üretiminde kullanılıyor.

Oysa Aydın'daki jeotermal kaynaklar ile 100 bin dekar sera işletilebilir,100 bin konut ısıtılabilir,100 bin kişiye iş imkânı sağlanabilir.

Aydın'da jeotermal santrallerin tarıma, çevreye verdiği zarar sonucu  halk topraklarını,

işini,aşını kaybetme ve yoksullaşma sürecine girmiştir.

Aydın'da artan  çevre sorunlarına bağlı olarak bunların insan sağlığa etkisi de giderek artmaktadır.

2010–2013 döneminde Türkiye'de kanser vakaları %18, Aydın'da %42 artmış idi.

2014 yılında Türkiye'de yaşayan 747 kişiden 1, Aydın'da yaşayan 556 kişiden 1 tanesi kanser tanısı ile kamu hastanelerine yatırıldı. Aydın'da kamu hastanelerine yatan kanserli hasta sayısı Türkiye ortalamasından %34 daha fazla.

2013–2015 döneminde Aydın Onkoloji merkezine yatan Tıbbi Onkoloji hastaları %75,

Radyoterapi+Tıbbi Onkoloji tedavisi gören hastalar %40 arttı.

Bugün itibarı ile denetlenmeyen, aksine teşvik edilen jeotermal işletmeciliği,

Aydın halkı ve ekosistemi için yaşamsal tehdit oluşturur haline gelmiştir.

O yüzden Aydın jeotermal kaynakların kullanım şekli ve tercihi acilen sorgulanmalıdır.

Biz Aydınlılar olarak yeterli yaşam koşullarını sağlayan onurlu ve refah içinde bir çevrede yaşamak istiyoruz. Sağlıklı çevrede yaşama hakkının  insanın en temel hakkı olduğunu, bireylerin çevre ile ilgili karar süreçlerine katılmalarını "sürdürülebilir kalkınma ilkeleri" olarak görüyoruz.

Aydın'da kanser olmadan yaşama, maddi ve manevi varlığımızı koruma ve geliştirme hakkımızı istiyoruz. Bizler Aydın'da ve Türkiye'de çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek için devleti göreve davet ediyoruz.

Bir yaşam merkezi aynı anda jeotermal ve incir başkenti olamaz.

Bizler Aydın'ın eskiden olduğu gibi "Dağlarından yağ, ovalarından bal akan" memleket olarak kalmasını, yüzyıllardır pek çok medeniyete beşiklik etmiş Menderes havzasının çoraklaşmasına bir an önce son verilmesini talep ediyoruz.

Biz tercihimizi yaşamdan, incirden, sağlıklı gelecekten yana kullanıyor ve Aydın'da yaşanan jeotermal çılgınlığına  son verilmesini istiyoruz.

 Aydın'lılar olarak TBMM'den Büyük Menderes nehrinin kirlenmesini engelleyecek yasalar çıkarılmasını, Jeotermal ve ÇED yasasının değiştirilmesini, Zeytin yasasının uygulanmasını,

İnciri koruma yasasının çıkarılmasını acilen talep ediyoruz.

 

 

Dr. Metin Aydın 

Aydın Tabip Odası Başkanı


tıklayınız...

https://www.youtube.com/watch?v=_IBxibrt0Uk